SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ZÜHD VE RİKAK BAHSİ

<< 3002 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

68 - (3002) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة ومحمد بن المثنى. جميعا عن ابن مهدي (واللفظ لابن المثنى) قالا: حدثنا عبدالرحمن، عن سفيان، عن حبيب، عن مجاهد، عن أبي معمر، قال:

 قام رجل يثني على أمير من الأمراء. فجعل المقداد يحثي عليه التراب، وقال: أمرنا رسول الله صلى الله عليه وسلم أن نحثي في وجوه المداحين التراب.

 

[ش (أمرنا رسول الله صلى الله عليه وسلم أن نحثي في وجوه المداحين التراب) هذا الحديث، قد حمله على ظاهره المقداد، الذي هو راويه. ووافقه طائفة. وكانوا يحثون التراب في وجهه حقيقة. وقال آخرون: معناه خيبوهم فلا تعطوهم شيئا لمدحهم].

 

{68}

Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Muhammed b. Müsennâ hep birden îbni Mehdî'den rivayet ettiler. Lâfız ibni Müsennâ'nındır. (Dedilerki): Bize Abdurrahman, Süfyan'dan, o da Habib'den, o da Mücahid'den, o da Ebû Ma'mer'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) :

 

  Bir adam kumandanlardan birini medhü sena etmeye kalktı. Bunun üzerine Mikdâd onun üzerine toprak serpmeye başladı ve :

 

  Bize Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) meddahların yüzlerine toprak serpmemizi emir buyurdu, dedi.

 

 

69 - (3002) وحدثنا محمد بن المثنى ومحمد بن بشار (واللفظ لابن المثنى) قالا: حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة عن منصور، عن إبراهيم، عن همام بن الحارث؛

 أن رجلا جعل يمدح عثمان. فعمد المقداد. فجثا على ركبتيه. وكان رجلا ضخما. فجعل يحثو في وجهه الحصباء. فقال له عثمان: ما شأنك؟ فقال: إن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال "إذا رأيتم المداحين، فاحثوا في وجوههم التراب".

 

{69}

Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşar da rivayet ettiler. Lâfız ibni Müsennâ'nındır. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Mansur'dan, o da ibrahim'den, o da Hemmam b. Hâris'den naklen rivayet etti ki:

 

Bir adam Osman'ı medhetmeye başlamış. Bunun üzerine Mikdâd davranarak iki dizinin üzerine oturmuş, kendisi iri yarı bir zatmış. Ve adamın yüzüne çakıl taşı serpmeye başlamış. Osman ona :

 

  Sana ne oluyor? demiş. Mikdâd da şunu söylemiş:

 

  Şüphesiz ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem);

 

«Meddahları gördüğünüz vakit, yüzlerine toprak serpin!» buyurdular.

 

 

69-م - (3002) وحدثناه محمد بن المثنى وابن بشار. قالا: حدثنا عبدالرحمن عن سفيان، عن منصور. ح وحدثنا عثمان بن أبي شيبة. حدثنا الأشجعي، عبيدالله بن عبيد الرحمن عن سفيان الثوري، عن الأعمش ومنصور، عن إبراهيم، عن همام، عن المقداد، عن النبي صلى الله عليه وسلم. بمثله.

 

{m-69}

Bize bu hadîsi Muhammed b. Müsennâ ile ibni Beşşâr da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdurrahman, Süfyân'dan, o da Mansur'dan naklen rivayet etti. H.

 

Bize Osman b. Ebî Şeybe dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Eşcaî Ubeydullah b. Ubeydirrahman, Süfyan-ı Sevrî'den, o da A'meş ile. Mansur'dan, onlar da ibrahim'den, o da Hemmâm'dan, o da Mikdâd'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivayet etti.

 

 

izah:

Bu rivayetleri Buhârî «Kitâbu'l-Edeb» ile «Kitâbu'ş-Şehâdât»'da; Ebû Dâvud ile ibni Mâce «Kitâbu'l-Edeb»'de tahric etmişlerdir.

 

«Arkadaşının boğazını kesti.» Ve: «Adamın belini kestiniz.» tâbirleri birer istiare olup, adamı helak ettiniz mânâsında kullanılmışlardır.

 

Görülüyor ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir adam mutlaka medhedilecekse, onun hakkında kat'î bir şey söylemeyip, zannederim şöyledir ve ben Allah'a karşı kimseyi tezkiye edemem gibi sözler söylemesini emir buyurmuştur. Halbuki gerek Sahihi Buhârî 'de, gerekse Müslim'in Sahîh'inde yüz'e karşı medhin caiz olduğunu bildiren birçok sahih hadîsler vârid olmuştur. Ulemâ bunların aralarını bulmuş, yüz'e karşı medhin yasak edilmesini, pek ziyâde ileri gidildiği veya memdûhu kendini beğenmek gibi bir fitneye düşüreceğinden korkulduğu surete hamletmişlerdir. Aklı başında, takvası yerinde olup, şımaracağından korkulmayan kimse ise, fazla ileri gitmemek şartıyla yüzüne karşı medhedilebilir. Ulemâ'dan bazıları Hz. Mikdâd rivayetini zahirî mânâsı üzere kabul etmişlerdir. Nitekim Hz. Mikdâd'a muvâfakatla meddah'ın yüzüne toprak saçanlar olmuştur. Diğer bir takım ulema'ya göre, bundan murad: Meddahlara bir şey vermeyin, onları haybete uğratın, demektir.